Yabancı devletlerin bizim uzerimizdeki emelleri
  II. Dünya Savaşı
 

20. yüzyılda dünya çapında yapılan iki savaştan ikincisidir. Altı yıl boyunca, dünyanın çeşitli bölgelerinde süren kesintisiz savaşlarla baş gösteren II. Dünya Savaşı'nın, Alman ordularının Polonya'ya saldırdığı 1 Eylül 1939 tarihinde başladığı kabul edilir. Ne var ki birbirinden kopuk görünseler de bu tarihten önceki çatışmalar da, savaşta birincil rol oynayan tarafların, stratejik hedefleri arasında yer aldığından, savaşın başlangıcı tarihsel olarak daha önceleridir. 

Savaşın ayak sesleri

I. Dünya Savaşından sonra Almanya'nın kaybettiği topraklar

Japonya Berlin Büyükelçisi Kintomo Mushanokōji ve Almanya Dışişleri Bakanı Joachim von Ribbentrop Anti-Komintern Paktını imzalarken

11. Uluslararası Tugaya bağlı T-26, İspanya'da Belchite yakınında (Eylül, 1937)

Çin Cumhuriyetinin başkenti Nanking'in Çonghua kapısına saldıran Japon zırhlı araçlar (12 Aralık 1937 saat 12.10)

Versay Rejimi ve Hitler'in yükselişi

Adolf Hitler'in 1933 yılında iktidara gelmesinden itibaren savaşın sonuna kadar izlediği strateji, üç aşamalı bir stratejidir. Hitler, iktidara gelmesinin hemen ardından Alman ekonomisinin düzenlemesini hedef almıştır. Gerek I. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkmak, gerekse 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı sonucunda Alman ekonomisi ciddi sıkıntılar içine girdi. Yaşanan yüksek enflasyon, aşırı boyutlara varan işsizlik ve bunlara bağlı olarak sanayideki üretim-hammadde düşüklüğü, Hitler'in izlediği ekonomi politikalarıyla kısa sürede kontrol altına alınmıştır.

Ekonominin düzene sokulmasının ardından stratejisinin ilk adımında Hitler, Alman kara, deniz ve hava kuvvetlerinin, Versay anlaşmasıyla getirilen sınırlamalardan kurtulmasını sağlamıştır.

İspanya İç Savaşı

Ülkede 1898'den beri önemli kolonilerin kaybedilmesi ile hızlanan ekonomik ve sosyal çöküntü iç savaş ortamını hazırlamıştır. 1923'te diktatör General Dö Rivera başa geçene kadar 33 tane kabine değişmiştir. Ülkenin yeni monarşik yapısında politik açıdan istikrarsız bir durumda oluşu, ekonomik ve sosyal durumu çok kötü bir biçimde etkilemiştir. Aynı zamanda asiller ve ordunun karşılıklı çıkarlar nedeniyle kralcı ve dolayısıyla sağ görüşlü olması gibi bir durum söz konusuydu. Ancak bu gruba karşıt Katalonya ve Bask bölgesindeki halk ve komünistler vardı. Bu gruplar De Rivera'nın döneminde biraz daha durulmuş gözükselerde yine de onun kendilerini zaptedememesi sonucu yönetimden gitmesi sonrası kurulan 2. Cumhuriyette Nasyonalistler ve sonrasında Cumhuriyetçiler yönetime gelmişler; ancak ülke içersinde büyüyen karmaşayı engelleyememişlerdir. Bunun sonucunda Cumhuriyetçiler ile Milliyetçiler arasında iç savaş başlamıştır. İlk başlarda Cumhuriyetçiler avantajlı görünmüşlerdir; ancak daha sonra İspanya Afrikası ve İspanyol ordusunun bir kısmı milliyetçilere katılmıştır. Bunlara rağmen Balear Adaları açıklarında bekleyen Sovyet donanması hiç bir yardımda bulunmamıştır. Ancak Hitler ve Mussolini radikal eylemlerle Alman ve İtalyan pilotlarını savaşa sokmuş ilk zırhlılarını İspanya'da denemiştir. 1939'da General Franco önderliğinde milliyetçi güçler tamamen yönetimi ele geçirdiğinde toplam ölü sayısı 600.000 civarındadır

Anti-Komintern Paktı

Japon Ordusu, Sibirya ve Moğolistan sınırlarında SSCBle sürtüşmektedir. Bu gerilim Almanya'ya Japonya'yla yakınlaşma şansı tanır. 25 Kasım 1936 tarihinde Anti-Komintern Paktı'nı imzalarlar. Buna göre, her iki ülke, içlerinden birisi SSCB tarafından saldırıya uğrarsa diğerine destek sözü verir.

Berlin, İtalya'nın da bu anlaşmaya katılımı için baskı yapar. Mussolini bir yıl sonra, 6 Kasım 1937'de anlaşmayı imzalar. 1939 Şubat ayında Macaristan da Anti-Komitern Paktı'na katılır. Franco'nun İspanya'sı da bu ittifaka 27 Mart 1939'da katılır.

Çin-Japon Savaşı

Çin-Japon Savaşı, Japonya`nın Çin ve Mançurya`ya yayılma arzusundan kaynaklanmıştır. Savaş aslında herbiri diğer ikisine eşit derecede düşman olan üç güç arasında cereyan etmiştir. Chiang Kai Shek, bir yandan Japonların ilerlemesini önlemeye çalışırken diğer yandan da komünistlerin kökünü kazımaya çalışmıştır.

Çin-Japon Savaşı, Japonya'nın Çin ve Mançurya'ya yayılma arzusundan kaynaklanmıştır. Savaş aslında herbiri diğer ikisine eşit derecede düşman olan üç güç arasında cereyan etmiştir. Chiang Kai-Shek, bir yandan Japonların ilerlemesini önlemeye çalışırken diğer yandan da komünistlerin kökünü kazımaya çalışmıştır. Japonlar, 1930'larda daha kolay ilerleme kaydetmişler, yerleşim birimlerine karşı zehirli gaz dahi kullanmışlardır. 1937'de Marko-Polo Köprüsü bölgesindeki bir olayı bahane ederek tekrar saldırıya geçen Japonlar, 1937'de Nanking, 1938'de de Kanton ve Hankov'u aldılar. Ancak bu savaşlar klasik askeri taktikler ve strateji açısından özel bir öneme sahip değildir. Japonlar'ın Mançurya üzerinden Moğolistan'a doğru ilerlemeleri, onları Rusya ile karşı karşıya getirmiştir. Bu durum Rusya'yı iki cepheli savaşa zorladığından 1939 yazında Stalin'i Hitler ile ittifak yapmaya zorlamıştır. Ancak Ruslar, 1939'da Kolkin'de Japonları yenmişler ve böylece Japon Kara Kuvvetlerinin modern bir güç karşısında başarılı olamayacaklarını ortaya koymuşlardır. Bu mağlubiyetten sonra Japonlar tekrar Pasifik ve Güneydoğu Asya'ya yöneldiler. Bu da gösteriyor ki, Japonya'nın da tam olarak belirlenmiş bir amacı yoktur ve bunu destekleyecek strateji oluşmamıştır.

Avusturya'nın ilhakı

İlk kez 1919'larda ortaya atılan Anschluss düşüncesi uzun süre destek görmüştür. Avusturya tarafında Sosyalistler 1933'e kadar Anschluss'u desteklemişlerdir. Ancak Nazi Partisi iş başına geldikten sonra düşünceye soğuk bakılmaya başlanmıştır. Hitler Anschluss'u gerçekleştirmek için 1934'de Avusturya'da Nazilerin iktidarı ele geçirmesine yardım etmiş; ancak bu girişim başarısız olmuştur. 1937 yılında İtalya ile Almanya anlaşınca Hitler, Avusturya üzerindeki isteklerini sertleştirmeye başlamış ve Avusturya üzerinde baskı kurmuştur. Bunun üzerine Avusturya'da 12 Mart 1938'de plebist yapılması kararlaştırılmıştır.Ancak plebisist'ten bir gün önce Alman birlikleri Avusturya'yı işgal etmiş ve Avusturya Ordusu hiçbir direniş göstermemişdir. Ertesi gün yapılan plebisit'te birleşme %99'dan fazla bir oy almıştır

Münih Antlaşması ve Çekoslovakya'nın bölünmesi

Almanca konuşan nüfusun yaşamakta olduğu bölgelerin, Alman topraklarına katılmasıdır. Bu stratejik evrenin adımları, 12 Mart 1938'de, Avusturya'nın ilhak edilmesiyle başlamıştır. Ardından ikinci adım Çekoslovakya toprakları içindeki Sudet bölgesidir. Hitler'in baskısıyla 29 Eylül 1938 günü imzalanan Münih Anlaşmasıyla Sudet bölgesi Almanya'ya verilmiştir. Konferans, Alman, İtalyan, İngiliz ve Fransız başbakanlarının katıldığı, Çekoslovakya'nın temsici bulundurmadığı bir anlaşmadır. Anlaşmanın hayata geçirilmesi konusunda Hitler, hiç zaman kaybetmemiştir. Anlaşma, 1 Ekim 1938'de yine silah kullanılmaksızın, uluslararası anlaşmalara dayanılarak, nüfusunun yüzde elliden fazlasını Almanların oluşturduğu Sudet bölgesinin Almanlarca işgal edilmesine dayanmıştır. 15 Mart 1939'da ise Çekoslovakya'nın kalanını da topraklarına eklemeleri anlaşmada yer almıştır.

Bu olaylara kadar Hitler, stratejisinin adımlarını atarken, silah kullanmamıştır. Ancak geriye tek sorunlu bölge kalmıştır: Danzig bölgesi. Versay Anlaşmasıyla Polonya'ya verilen Danzig bölgesi, hâlâ Alman yönetiminde olan Doğu Prusya ile Almanya arasındaki kara bağlantısını kestiğinden, Alman Hükümeti, Polonya hükümetinden, Doğu Prusya'yla arada bir kara bağlantısı oluşturulması yönünde bir teklifi görüşmesini istemiş ve böylece Danzig Sorunu ortaya çıkmıştır.

Alman-Sovyet Paktı

İmzalayan Molotov, arkada Ribbentrop ve Stalin (23 Ağustos 1939, Moskova)

II. Dünya Savaşı'nın gelişim süreci

Ana madde: Alman-Sovyet Saldırmazlık Paktı

3 Mayıs 1939'da Sovyet Dışişleri Komiseri olan Litvinov görevden alınarak yerine Vyaçeslav Mihayloviç Molotov atanmıştır. Bu atama Sovyet dış politikasında keskin bir dönüşe işaret etmiştir. Litvinov döneminde SSCB, Alman yayılmacılığına karşı Birleşik Krallık ve Fransa ile bir protokol oluşturmak için girişimlerde bulunmuş, ne var ki her seferinde reddedilmişti. Molotov döneminde ise SSCB, Alman hükümeti ile bir saldırmazlık paktı için çalışmıştır. Uzun diplomatik görüşmeler sonucunda 24 Ağustos 1939 günü SSCB ile Almanya arasında bir saldırmazlık paktı imzalanması karara bağlanmıştır.

Genel Nedenler

  • Almanya: Öncelikle Orta Avrupa, ardından Doğu ve Batı Avrupa'yı Almanya topraklarına katmak amacındadır. İkincil planı ise Asya'ya özellikle Rusya ve Yakın Doğu'daki stratejik noktaları ele geçirmektir.
  • Japonya: I. Dünya Savaşı sonunda Almanya'nın Uzak Doğu sömürgeleri Japonya'ya verilmişti. Üstelik Çin'in bir bölümü de Japonya'nın hakimiyetindeydi. Ancak bu kadar sömürge bile hızla sanayileşen ve büyüyen Japon ekonomisini doyuramıyordu. Ekonomik çıkarlar için ABD ile yakınlaşan Japonya, savaşın patlak vermesi ile Almanya'ya yakınlaşmıştır. Pearl Harbor Saldırısı ile kesin olarak savaşa girmiştir.
  • ABD: Savaşın başında tarafsız kalan ABD, sonraları Fransa ve Birleşik Krallık'a silah yardımı yapmıştır. Almanya'nın kışkırtmaları sonucunda Japonya tarafından Pearl Harbor'da saldırıya uğramış ve kesin olarak savaşa girmiştir. ABD'nin savaşa gimesi ile savaşın seyri değişmiş, Almanya genişleme politikası yerine var olan sınırlarını koruma politikasını uygulamıştır.
  • SSCB: I. Dünya Savaşı'ndan sonra batı yerine Orta Asya'ya yönelik politikalar izlemiştir. Zengin petrol rezervleri sayesinde savaşta lojistik ve teknoloji alanlarında en güçlü devletlerden biri olmuştur. Almanya ile saldırmazlık anlaşması yapmasına rağmen Alman istilasına uğramıştır.
  • Birleşik Krallık: Adolf Hitler tarafından Avrupa'daki tek rakip olarak görülen Birleşik Krallık, Almanya'nın Avrupa'nın tamamına yayılmasını önlemiştir. ABD tarafından sürekli mühimmatla desteklenen Birleşik Krallık, ABD'nin savaşa girmesine kadar özellikle Kraliyet Hava Kuvvetleri ile ön plana çıkmış, Orta Avrupa'da kesin bir hava hakimiyeti sağlamıştır. ABD'nin savaşa girmesiyle birlikte kara kuvvetleriyle ön plana çıkan Birleşik Krallık, II. Dünya Savaşı'nın en büyük aktörü olmuştur.
  • İtalya: I. Dünya Savaşı'ndan istediğini alamayan İtalya dar bir sömürge alanıyla sanayisini beslemeye çalışıyordu. Ayrıca I. Dünya Savaşı'nda İtilaf devletleri ile görüş ayrılığına düşen İtalya, Mussolini'nin faşist politikaları nedeniyle Avrupa'da sorun teşkil ediyordu. İtalya'nın eski Roma İmparatorluğu gibi güçlü bir devlet olmasını isteyen Mussolini, Almanya ile yakınlaşarak Mihver devletler blokunda savaşa girmiştir. İtalya; Kuzey Afrika ve Balkanlar'da ilerlemiştir.

Avrupa'da Savaşın Başlaması

Polonya

1 Eylül 1939 sabah saat 4.45'te Westerplatte'yi bombalayan Alman Schleswig-Holstein zırhlısı

Edward Rydz-Śmigły

"Weserübung (Weser Nehri Alıştırması)" Harekâtıın sorumlularından Alman Deniz Kuvvetleri komutanı Büyükamiral Erich Raeder

Dunkerque'da esir düşen Britanya ve Fransa askerleri (Haziran 1940)

Britanya Savaşında Alman hava filolarını komuta eden Mareşal Albert Kesselring

Hitler'in Paris ziyareti (solda Albert Speer, sağda Walter Frentz, 23 Haziran 1940, Palais de Chaillot, Paris)

Londra, 1940

Hitler ve generalları, Compiegne ormanında tarihî vagonda ateşkes imzalamadan önce Mareşal Ferdinand Foch'un heykeline bakarken

Ana madde: Polonya'nın İşgali

Danzig Sorununun diplomatik yollarla çözümünün uzun sürmesi üzerine Alman orduları 1 Eylül 1939 sabahı Polonya sınırlarını geçtiler. Yıldırım savaşı tekniklerinin ilk kez hayata geçirilişi olan Polonya Seferi, bu ülkenin toprak bütünlüğünü uluslararası platformda garanti etmiş olan BirleşikKrallık ve Fransa'yı harekete geçirmiştir. 3 Eylül'de Birleşik Krallık, bir gün sonra da Fransa, Almanya'ya savaş ilan etmiş ve seferberlik hazırlıklarını başlatmıştır. Ancak Alman panzer birlikleri, harekâtın ilk haftasının sonunda Polonya cephelerini yarmış ve geniş kuşatmalara girişmiştir. Müttefiklerin askeri bir müdahalesi için artık olanak görünmemektedir.

17 Eylül 1939 günü, Sovyet Kızıl Ordusuna bağlı birlikler Polonya'nın doğu sınırlarından saldırırlar. İki ateş arasında kalan Polonya, 27 Eylül 1939'da teslim olur, direnen birlikler de 5 Ekim 1939 günü teslim olurlar.

1940 yılının Haziran ayında Stalin, Baltık Ülkelerine gönderdiği notada, SSCB'ye yakın hükümetlerin işbaşına getirilmesini ister. Hemen ardından da Kızıl Ordu Litvanya, Letonya ve Estonya topraklarına girer. 14 Temmuz'da bu ülkelerde yaptırılan genel seçimlerle işbaşına gelen hükümetler SSCB'ye katılma kararı alacaklardır. Böylece I. Dünya Savaşı sonunda yeni Sovyet hükümetinin elinden çıkan bu topraklar tekrar kazanılmıştır ve bu topraklar SSCB'nin Baltık Denizine açılmasında, Leningrad limanının güvenliği anlamına gelmektedir.

Baltık Denizi konusunda Stalin'in öngördüğü diğer bir önlem ise onu, Finlandiya hükümetiyle görüşmelere yönlendirecektir. Görüşmelere 9 Ekim 1939'da başlanmıştır. Görüşmelerden bir sonuç alınamayacağı kanısına varan Stalin yönetimi tarafından, 28 Kasım 1939'da, 1932 yılında imzalanmış olan saldırmazlık anlaşmasının tek taraflı olarak kaldırıldığı Fin hükümetine bildirilir ve 30 Kasım 1939 da Kızıl Ordu Finlandiya'ya saldırır. Bu hareket Paris ve Londra'yı, Moskava'ya karşı takınılacak tavır konusunda düşünmeye sevk etti. Birleşik Krallık hükümeti Moskava ile siyasal münasebetlerıni kesmeyı reddetti. Ancak her iki memleket halkoyunda Finlandiya lehinde şiddetli bir heyecan uyanması, Polanya'nın yok edilmesi sırasında Almanya'yla bir savaşı göze alabilecek kuvvette olmadıkları inancıyla hareketsiz kalmayı tercih etmiş Fransız ve İngiliz hükümetlerini, Finlandiya meselesinde harekete geçmeye zorladı. Her iki hükümet de SSCB'ye savaş ilan etmeden Finlandiya'ya 100.000 kişilik bir askeri kuvvet yollamak kararı aldılar. Böylece Fransa ve Birleşik Krallık küçümsedikleri Sovyet ordusuyla ve SSCB'yle, Almanya'nın yanı başında savaşmayı göze almış oluyordu. Ancak Sovyet Rusyadan çekinen İsveç ve Norveç, müttefik kuvvetlerin kendi topraklarından geçmesine izin vermediler. Bu red, müttefiklerin çok hazırlıksız oldukları bir sırada Sovyet Rusya'yla savaşa girişmelerıne engel olarak ağır bir tarihi hatayı önlemiş oldu. SSCB'nin Finlandiya Seferi 6 Mart 1940'ta Finlandiya hükümetinin, Ruslar’la barış görüşmeleri için masaya oturmak zorunda kalmasıyla son bulacaktır.

Kış Savaşı

Ana madde: Finlandiya Seferi

Kuzey Avrupa

Ana madde: Norveç'in istilası

Fransız Başbakanı Reynaud, Parlamentoda gitgide artan gerginliği ve halkoyunda gizli Stuttgart radyosunun (Bu radyo, Almanlarla işbirliği yapan bir Fransız tarafından işletiliyordu. Stuttgart haini olarak adıyla anılan bu Fransız, savaştan sonra yakalanarak kurşuna dizilmiştir) kışkırtıcı yayınlarıyla çoğalan açık hoşnutsuzluğu gidermek için, bekleme politikasını terk ederek, daha dinamik ve haşin bir politikayı denemek istedi. Bu amaçla Londra hükümetini, İsveç çeliğinin Almanya'ya akmasını önlemek için Norveç'e bir çıkartma yapmaya ikna etti. Ancak müttefik kuvvetlerden önce davranan Almanlar, 9 Nisan 1940 sabahı Norveç'e, deniz yolunun güvenliği için de Danimarka'ya saldırdı. Norveç'in istilası'ndaki stratejik amaçları İsveç'ten ithal ettikleri demir cevheri yolunun güven altına alınması ve Norveç fiyortlarında denizaltıları için üsler oluşturabilmekti. Danimarka kısa sürede teslim olurken Norveç direnme gösterdi. 10 Haziran 1940'da Norveç de teslim oldu. Müttefiklerin Norveç'te oynadığı kumar, askeri bir bozgun ve manevi bir yıkılışla sona ererken, Norveç'i de Alman işgali altında esir bir ülke durumuna getirdi. 24 Nisanda Norveç bir hükümet komiserinin emrine verildi ve Quisling'in başkanlığında bir nasyonel-sosyalist hükümet kuruldu. Meclislerin güvensizliği karşısında Reynaud hükümeti 9 mayısta, Chamberlain hükümeti 10 mayısta istifa ettiler. Aynı gün Alman saldırısı beklenmedik bir anda batıya döndü. Reynaud istifasını derhal geri aldı; Chamberlain yerine İngiliz kabinesini Churchill kurdu. Avrupa ve bütün dünya için karanlık ve felaketli günler başlıyordu. Belçika ise 27 Mayıs'ta teslim oldu.

Batı Cephesi [değiştir]

Benelux ve Fransa Savaşları 
Ana madde: Fransa Seferi

10 Mayıs 1940 günü, 110 yedek tümen tarafından desteklenen 190 tümenden meydana gelmiş bir Alman ordusu, 91 Fransız tümeni, 12 Belçika tümeni, 12 İngiliz tümeni, 1 Polonya tümeni ve küçük bir Hollanda ordusu tarafından müdafa edilmekte olan batı cephesine taarruza geçti. Almanların savaş planı ise ancak şubatta kesin şeklini alıyordu. Belçika ve Hollanda'ya yönelen saldırılarla Manş limanını (Fransa Seferi) ve Paris'i ele geçirmek. Asıl taarruz ise daha güneyde, Arden Ormanları üzerinden Sedan yönünde Fransa topraklarına yöneliyor.

Hitler, Birleşik Krallık ve Fransa'nın Almanya'ya Hollanda ve Belçika'yı geçerek hücum edeceğini bildiğinden kuvvetlerinin çoğunu Belçika üzerine sevk etti. Bunun üzerine Fransa ve Birleşik Krallık ordusunun en mükemmel silahlandırılmış motorize birlikleri derhal, Alman ordusunu kuzeyden kuşatmak ve gerisinde Ruhr Bölgesini ele geçirmek amacıyla Belçika üzerinden hücuma geçtiler. Ancak Alman birlikleri korkunç bir hızla ilerliyordu. Paraşütçü birliklerinin göz açtırmayan hücumları sonunda Meuse üzerinde birçok köprüler ve Hollanda'nın meşhur "Eben Emael" kalesi Almanların eline geçti. Hava bombardımanlarıyla yerle bir edilen Rotterdam ve hemen ardından La Haye işgal edildi. Hollanda bir baştan bir başa Almanlar tarafından işgal edildi. Kraliçe Vilhelmina Birleşik Krallık'a sığındı, ordu yok edildi, müttefiklerin zırflı birlikleri süratle güneye çekilmeye başladı. Bir başka Alman ordusu da Lüksemburg üzerinden geçerek Meuse Nehrine varmış, nehri Namur'la Sedan arasındaki birçok noktadan geçmişti. Sedan harekatı 15 Mayıs'ta tam bir bozgun halini aldı. Fransız sınırının delinmesi, Belçika birliklerini Anvers-Louvain müdafa hattını terk ederek Lys'e ve İngiliz birliklerini Douai-Peronne hattına çekilmek zorunda bıraktı. Paul Reynaud 16 mayısta Suriye'de bulunan Genaral Weygand'ı General Gamelin'in yerine tayin etti. Weygand Abbeville'den kuzeye ve Ypres'den güneye giden iki hat üzerinde taarruza geçti; ancak önemli bir sonuç alamadı. Belçika orduları 25 ile 28 mayıs arasında ümitsiz bir savaşla Lys üzerinde karşı koydu. 26 Mayısta İngiliz birlikleri anavatana dönme kararı aldılar. 27 mayısta Belçika sınırı birçok noktada delindi. Belçika'nın, düşmana karşı koymasına artık imkân yoktu. Kral Leopold, 28 mayısta Almanlarla teslim anlaşmasını imzaladı. Bu üç ülkenin tümüyle istilasını önlemek için İngiliz Yurtdışı Sefer Kuvveti ve Fransız orduları kuzeye ilerleyince, taarruz çıkış hattı Arden Ormanları olan ve Manş Kanalı yönünde ilerleyen Alman zırhlı birlikleri tarafından kuşatılmış oldular. Gerçek şuydu ki Belçika, müttefik ordularının mağlubiyeti ile, izleri savaştan sonra dahi silinmeyecek çok ağır ve feci şartlar altında kaderiyle baş başa bırakılmıştı. Belçika'nın işgali üzerine İngilizler kıtadaki 235.000 kişilik ordularını ve Fransızlar 115.000 kişiye varan kuvvetlerini Almanların aralıksız bombardımanları altında, büyük zorluklarla, Dunkerque limanından deniz yoluyla tahliye edebildiler; ancak bütün silah, cephane ve mühimmat kaybedilmişti.Bu, müttefiklerin meşhur kuzey ordusunun sonu demekti.

Fransa'da, Başkan Paul Reynaud, kendisini bekleyen çok zor olaylara karşı koyabilmek için 18 Mayısta Maraşel Petanin'i hükümete davet etmişti. 15 haziranda ise orduda zırhlı birliklerin ısrarla kullanılmasını isteyen Genarel de Gaulle'ü Savaş Bakanlığı Müşteşarlığına tayın etti. Hükümetin değişmesi Fransa'nın kaderini değiştirmedi. 14 Haziran 1940'ta Alman birlikleri Paris'e girdi. Aynı gün hükümet Bordeaux'a çekildi. Alman askerleri Paris'e girmeden 4 gün önce (10 haziran) İtalya, Birleşik Krallık ve Fransa'ya savaş ilan etti. Bu sırada Alman ordusu Loire yönünde ilerliyor, Maginot hattını geçerek İsviçre sınırına doğru yürüyordu. Fransa çöküyordu. Reynaud 16 haziranda istifa etti.Yeni kabineyi Maraşel Petain kurdu ve 17 haziranda İspanya'nın aracılığı ile Almanya'dan,Vatikan aracılığı ile de İtalya'dan teslim şartlarını bildirmesini istedi.Bu sırada Münihte buluşmuş olan Hitler ve Mussolini,Fransa'ya teklif edilecek olan mütareke şartlarını belirliyorlardı. 22 Haziran 1940'da Fransa ateşkes anlaşmasını Almanya ile imzalar.Aynı gün Alman orduları Lyon'a girer.İtalya ile mütareke anlaşmasını 24 haziranda Roma da imzalandı. Alman güçleri kuzey Fransa’yı ve Fransa'nın Atlas Okyanusu kıyılarını işgal etti, Fransa topraklarının üçte ikisi, Alman kontrolüne girmiştir.İtalyan zırhlı birlikleri de Alpler bölgesinden Fransa'ya girmiştir.Menton,İtalya'nın kontrolüne girmiştir. Ayrıca Fransız Somali'sindeki Cibuti limanı ve Cibuti-Adis Abela demiryolu üzerinde İtalya'ya tasarruf hakkı tanınıyordu.Fransa bu savaşta 100.000 asker kaybetmiş, sivil halktan 80.000 kurban vermiştir.

Britanya Savaşı

Ana maddeler: Britanya Savaşı ve Denizaslanı Harekatı

Fransa'nın savaş dışı kalmasıyla Almanya'nın karşısında tek bir düşman kalıyordu: Birleşik Krallık. 19 Temmuzda Hitler, Birleşik Krallık'a barış teklifinde bulundu; ancak Londra bu teklifi şartsız olarak reddetti. Böylesıne bir barış, Almanya'nın kıta üzerindeki hakimiyetini tanıması demek oluyordu. Bu red üzerine Hitler, Birleşik Krallık'ı da barış masasına oturmaya zorlamak, gerekirse istila etmek için Britanya Savaşını başlatmıştır. Hitler, İngiliz filosunu imha etmek ya da felce uğratmak konusunda pike bombardıman uçaklarına güveniyordu. Britanya Savaşı, Almanya tarafından, Britanya'nın istilası için hazırlanmış olan Denizaslanı Operasyonu'nun hazırlık evresi olarak düşünülmüş olup, RAF'ın (İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri) imhasını amaçlamaktadır ve esas olarak Luftwaffe (Alman Hava Kuvvetleri) tarafından yürütülmüştür. 8 Ağustosta Goering hava kuvvetlerine hücum emri verdi; ancak Alman uçakları Birleşik Krallık'ta ümit etmedikleri kahramanca bir müdafaayla ve tanımadıkları bir silahla karşılaştılar. Bu yeni silah radardı. Bu yeni aletle İngilizler, Birleşik Krallık'a doğru yola çıkan Alman uçaklarınıın yerlerini ve istikametlerini çok önceden keşfedebiliyorlardı. İngiliz hava filosunu savaş dışı bırakmayı hedef alan Alman uçakları, her hücumdan ağır kayıpla dönüyordu. Bu durum karşısında Almanya, İngiliz hava ve deniz üslerini ve endüstri merkezlerini hedef almaya başladı.6 eylülde Alman saldırısı,Londra üzerine toplandı.Londra bir ay boyunca hergün bombalandı.Bu bombardımanlar sırasında 14.000 kişi ölmüş,20.000 kişi yaralanmıştı.İngiliz havacıları,Alman uçaklarına,Londra'da yarattıkları cehennemi çok ağır bir şekilde ödetti.RAF'ın sert direnci karşısında Luftwaffe,Goering'in emriyle 7 ekimde geri çekilmek zorunda kalmış ve harekat başarısız olarak sona erdirilmiştir.Bu savaşta, RAF 700 uçak kaybetmesine karşın,Luftwaffe'nin kaybı 2000 uçağı geçiyordu.Londra savaş süresınce hergün bombardıman edildi.Ekimde şehre atılan bomba sayısı 10.000,kasımda ise 7500 olarak tesbit edilmiştı.Aralık ayında şehirde büyük hasarlar oldu;1941 yılı başında Coventry'de ayakta kalmış tek bir duvar yoktu.Ama buna rağmen Hitler,partiyi kaybetmişti.Napolyon gibi o da,hayatının en tehlikeli kumarını oynamak ve ingiltere ile bir ölüm-kalım savaşına girişmek zorundaydı.Böylece mücadele,karayla denizin çarpişması olarak bir başka cephede yeniden başlıyordu.Ve bir kere daha,deniz,bu kıyasıya mücadeleden muzaffer çıkacaktı.

Kuzey Afrika Cephesi

DAK komutanı Tankçı Orgeneral Erwin Rommel (Ekim 1942'de Mareşallığa yükseltildi.)

Bernard Montgomery, Archibald Wavell ve Claude Auchinleck

Bernard Montgomery

Kuzey Afrika'da Alman zırhlı arabalarından SdKfz 231, 1942

Matilda Mk II piyade tankları (El-Alamein)

Ana madde: Kuzey Afrika Cephesi (İkinci Dünya Savaşı)

İtalya'nın 10 Haziran 1940'da Almanya safında savaşa girmesiyle savaş Kuzey Afrika'ya da sıçramış oldu. Zaten Libya, Eritre ve Somali İtalyan kontrolündeydi.

İtalya'nın Kuzey Afrika'da operasyon alanı olarak belirlediği bölge, Nil Nehri ve Tunus arasında kalan Batı Çölü'ydü. 1939 yılı ortalarında itibaren Mısır'daki İngiliz Orta Doğu Kuvvetleri, Libya'daki İtalyan kuvvetlerini yoklama taarruzlarıyla taciz etmekteydi. General Creagh komutasındaki 7. Zırhlı Tümenin askerleri bu çatışmalarla “çöl fareleri” olarak anılacaktır.

Libya’daki İtalyan kuvvetleri Mareşal Graziani komutasında 7 tümenlik ve 300 tanklık bir kuvvetle 13 Eylül 1940’da İngilizlere saldırmışlar, Mısır topraklarında az biraz ilerledikten sonra, ciddi bir direnişle karşılaşmamalarına karşın Sidi Barrani'de duraklayıp savunma sistemleri oluşturmaya koyuldular. Aralık ayında henüz Nil Irmağına ulaşamadan Wavell’in komutasındaki birlikler tarafından durduruldular. Çarpışmalar sonunda İtalyanlar Bingazi’nin ötesine püskürtüldü.

7 Aralık 1940 gecesi, General O'Connor komutasındaki bir İngiliz birliği İtalyan mevzilerine saldırdılar. Sidi Barrani'nin İngiliz kuvvetlerinin eline geçmesiyle İtalyan birlikleri dağılmışlardır.

3 Ocak 1941'de yeniden taarruza geçen O'Connor, 22 Ocak da Tobruk limanına ulaştı ve ileri harekatını sürdürdü. 7 Şubat 1941'de Bingazi'ye ulaşmıştır. İtalyan birliklerinin Kuzey Afrika'da pozisyonlarını korumaları iyiden iyiye güçleşmişken, İngiliz hükümetinin dikkatinin Balkanlar'a yönelmesi nedeniyle Kuzey Afrika'daki harekat durmuştur.

12 Şubat 1941'de General Erwin Rommel Kuzey Afrika'da yeni oluşturulan Alman Kuzey Afrika Kolordusu'nun komutanı olarak Trablusgarp'a ulaşmıştır. Rommel, 31 Mart 1941 günü El Ageyla'daki İngiliz birliklerine sürpriz bir baskın düzenleyerek kenti ele geçirir. 2 Nisan 1941 de, Almanya'nın Balkan Cephesini açmasından iki gün sonra Bingazi yönünde ilerlemesine devam eden Rommel, İngiliz 2. Zırhlı Tümenini kuşatma altına alıp teslim olmak zorunda bırakmıştır.

Rommel'in birlikleri Batı Çölü'nde 600 km. kadar ilerlemişler, fakat Tobruk limanı İngilizlerin elinde kalmıştır. Nisan 1941 ayı içinde Rommel iki kez Tobruk'a yüklenirse de sonuç alamaz.

15 Mayıs 1941 sabahı İngiliz birlikleri Alman hatlarına "Brevity Harekatı" kodadıyla bilinen bir taarruzda bulunurlar. Halfaya Geçidi'ni ele geçirmelerine karşın Almanların karşı taarruzları sonucu Brevity Harekatı başarısız olmuştur.

14 Haziran 1941 gecesi İngiliz birlikleri ikinci bir taarruza giriştiler. "Savaş Baltası Operasyonu" kod adlı bu harekatda İngiliz birlikleri, Halfaya Geçidi'ne ve Rommel'in merkezdeki garnizonuna saldırırlar. Halfaya Geçidi, her iki tarafın askerleri arasında "Cehennem Geçidi" olarak adlandırılacaktır bundan böyle. Her iki taarruz da İngilizler açısından başarısız olur. Harekatın üçüncü günü başlarken Rommel, tüm birliklerini, İngilizlerin geri çekilme hattını tutmak amacıyla Halfaya Geçidi'nin yanından ileri sürecektir. Bu tırpan hareketi durdurulamayınca İngilizler geri çekilmek zorunda kalırlar.

Tobruk'taki köprü başına ulaşma yönünde İngilizlerin üçüncü girişimi, "Crusader Harekatı" olarak kayıtlara geçmiştir. 18 Kasım 1941'de başlatılan harekat bu kez başarılı olur. 4 Aralık 1941'de Rommel, Tobruk önlerinden de çekilmek zorunda kalmıştır. Rommel, daha önce savunma hatları oluşturduğu Gazala Hattı'na çekilmiştir ama, 13 Aralık 1941'deki İngiliz saldırısı karşısında geri çekilmek zorunda kalır, İngilizlerin 200 tankına karşılık elinde kullanılır durumda 30 tankı vardır.

27 Aralık 1941 tarihinde Rommel, birkaç gün önce ulaşan 30 tanklık takviye kuvvetini kullanarak İngiliz hatlarını yeniden Gazala Hattı'na kadar ileri itmiştir.

21 Ocak 1942'de Rommel yeniden taarruza geçmiştir. Bu harekat İngiliz birliklerini Bingazi'ye kadar geri atacaktır.

Balkan Cephesi

Ana madde: Balkan Cephesi (İkinci Dünya Savaşı)

Marita Harekâtı (Yunanistan)

Ana madde: II. Dünya Savaşı'nda Yunanistan

II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası'nın Yunanistan Savaşı'nda ülkeye saldırması ile Nisan 1941'de başlamış ve Ekim 1944'te Almanya'nın ana topraklardan geri çekilmesi ile son bulmuştur. Geri çekilmenin ardından yine de Girit ve bazı önemli adalar 1945 Haziran'ına dek Alman askerî birliklerinin denetimi altında kalmıştır.

Yunanistan'ı ilk olarak işgâl etmeye kalkışan devlet İtalya'dır. Ekim 1940'Ta ülkeye saldıran İtalya'nın Yunanistan'ı almada yaşadığı başarısızlığın ardından Alman lider Adolf Hitler, Balkanlar'ı kontrol altına alabilmek için ordusunu doğruca Yunanistan'a yönlendirmiştir. Hızlı bir "Yıldırım savaşı" taktiği ile 1941 Nisan'ında ülkeye girilmiş ve Mayıs ayının ortalarına doğru Yunanistan, Almanya, İtalya ve Bulgaristan olmak üzere üç farklı devletin işgâli altında kalmıştır.

İşgâl altında olunan süre boyunca sivil Yunanistan halkı birçok zorluk ile karşı karşıya kalmış ve 300.000 sivil açlık ve salgın hastalıklardan dolayı yaşamını yitirmiştir. Ülkenin ekonomisi tamamı ile çökmüştür. Tüm bu olumsuzluklara rağmen Avrupa'da görülen en etkili direniş hareketleri yine de Yunanistan'dan çıkmıştır. Bu güçler ülkeyi denetim altında bulunduran gruplara karşı gerilla atakları ile saldırmışlar ve büyük casusluk eylemlerinde bulunmuşlardır. 1943 yılına gelindiğinde bu direnişçi gruplar birbirleriyle çatışmalara girmişler ve tam bağımsızlığın alındığı 1944 yılında krizde olan ülkede iç savaşın çıkmasına neden olmuşlardır.

Merkür Harekâtı

Ana madde: Girit Savaşı

Doğu Cephesi I

Ana madde: Doğu Cephesi (İkinci Dünya Savaşı)

Fedor von Bock (8 Aralık 1941 tarihli Time dergisi kapağı)

Barbarossa Operasyonu, 22 Haziran 1941

Semyon Konstantoviç Timoşenko

"Barbarossa"

Ana maddeler: Barbarossa Harekatı ve Tayfun Operasyonu

Norveç, Fransa ve Balkanlar'ın istilasıyla, Batı'dan gelebilecek bir dizi askeri tehdidin önlemini almış olan Hitler, dikkatini bu kez doğuya, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'ne çevirmiştir. 22 Haziran 1941 günü kısa bir hazırlık ateşinin ardından Alman panzer birlikeri Sovyet sınırını geçerler.

Böylece II. Dünya Savaşının Doğu Cephesi savaşlarının açılış hamleleri sayılabilecek Barbarossa Harekatı başlamış olur.

1941 yılı Doğu Cephesi savaşları, 22 Haziran 1941 tarihinde başladı ve harekatın ilk aylarında Wehrmacht’ın hızlı ilerleyişine ve Kızıl Ordu’nun ciddi ölçüde kayıplarına sahne oldu. Sonbahar aylarındaki yağışlar, Rus direnişinin giderek kendini toparlaması ve sertleşmesi, ardından da kış şartlarının oluşturduğu zorluklarla Alman ordularının ilerleyişi durma noktasına geldi. 5 Aralık 1941 akşamı, Moskova'ya yönelik Alman saldırıları sonlanıyor.

Mavi Operasyon

Ana madde: Mavi Operasyon

Stalingrad Savaşı

Ana madde: Stalingrad Savaşı

1942’de Hitler, Karadeniz'le Hazar Denizi arasında bulunan Kafkasya petrol yataklarını ve bu bölgenin hemen kuzeyindeki Don ve Donets nehirleri arasındaki sahayı ele geçirmeyi hedefledi. Bu planın ilk adımı Mavi Operasyon kod adıyla bilinecektir. Mavi Operasyon, Alman ordularına Stalingrad ve Kafkasya yolunu açmak içindir. Mavi Operasyonun bu hedeflere ulaşmasından sonra Alman orduları iki grup olarak operasyonları sürdürdüler. Stalingrad kentinin ele geçirilmesi yönündeki operasyonlar, Stalingrad Savaşı ile II. Dünya savaşı’nın dönüm noktalarından biri oldu.

Stalingrad’ı kuşatan Alman birlikleri Rusların Uranüs Operasyonu kod adını verdikleri karşı taarruzla çembere alındı. Çemberi kırmak amacıyla Alman Don Ordu Grubunun giriştiği Kış Fırtınası Operasyonu ise Kızıl Ordu’nun karşı operasyonu (Küçük Satürn Operasyonu) ile başarısızlığa uğramıştır.

Küçük Satürn Operasyonu’nun başarısının hemen ardından Kızıl Ordu, Satürn Operasyonu ile, Kafkasya’da zaten güçlükle ilerlemekte olan Alman ordularının geri bağlantısını kesmek amacıyla taarruzlara başlamıştır. Bu taarruzların durdurulamayacağı ortaya çıkınca Alman birlikleri 1943 yılının Ocak ayı başlarında Kafkasya’dan çekilmek zorunda kalmışlardır.

1943 yılı ocak ayı ortalarına doğru daha kuzeyde Kızıl Ordu’nun giriştiği karşı taarruzlar sonucu, Don ve Donets bölgesi tekrar Rusların kontrolüne geçmiştir

Asya - Pasifik Cephesi

Çin-Japon Savaşı ve Pasifik Cephesi (1937-1942)

Oramiral Isoroku Yamamoto (Japon İmparatorluk Donanması Başkomutanı)

"Malaya Kaplanı" Korgeneral Tomoyuki Yamashita (25. Ordu komutanı)

Yanan Amerikan zırhlı Arizona (7 Aralık, 1941)

Yanan Japon uçak gemisi Hiryū (Midway)

Yanan Amerikan uçak gemisi Lexington (Mercan Denizi)

Amerikan uçak gemisi USS Wasp batmak üzere (Solomon Adaları, 15 Eylül 1942)

Japon uçakların saldırı altında Amerikan uçakgemisi USS Hornet (Santa Cruz Adaları Deniz savaşı, 26 Ekim 1942)

Çin-Burma sınırlarında Salween Nehrinde Japonlara karşı savaşan Çin Cumhuriyeti askerleri (Haziran, 1943)

Ana madde: Pasifik Cephesi (İkinci Dünya Savaşı)

Çin Cephesi

Ana madde: Çin-Japon Savaşı

Pearl Harbor

Ana madde: Pearl Harbor Saldırısı

Japonlar güçlerine güveniyordu. En güçlü, en modern donanmanın ellerinde oluşu, Çin'in zengin bölgelerinin işgalini tamamlamaları ve Avrupa'daki karışık ve güvensiz durum Japonları Avrupa Uzakdoğu sömürgelerine saldırı arzularını körükledi. Endonezya(Hollanda Hindistanı), Pasifik adaları, Fransız Çinhindi, Burma ve Hindistan iyi bir hedef olarak namluda duruyordu. Ancak kolay gibi görünen bu harekat Japonlara göre güçlü ve resmen olmasa da Müttefik cephesine destek verebilecek bir Amerikan deniz filosu Pasifik'te bulunurken gerçekleştirilemezdi. Bu amaçla bir nevi Amerikan su üstü gücüne suikast olacaktı. Japonlar da Amerika kendini toparlayana dek, kızaklardan yeni binlerce tonluk savaş canavarları çıkarmadan evvel işgal işini bitirmiş halde muzafferiyetlerinin tadını çıkaracaklardı. Bu büyük görev amacıyla o güne dek denizlerde kullanılmamış büyüklükte bir hava gücü Amiral Nagumo'nun yönetimine verildi. Birçok savaş gemisi ve uçakları Oahu yakınına taşıyacak altı uçak gemisi hazırlandı. Torpil uçakları, Vals uçakları, yüksek irtifa bombardıman uçakları; gemileri yoketme işi, avcı uçaklarıysa Amerikan uçaklarını henüz yerdeyken imha için(Alman taktiği)uçak gemilerine yerleştirildi. Toplam 429 uçak kendine güvenle yola koyuldu... Başlangıçta, ABD savaşa doğrudan katılmasa da, İngiltere’ye büyük ölçüde ekonomik ve askeri malzeme yönünden destek sağlıyordu.

7 Aralık 1941’de, bir pazar sabahı, Japon uçak gemilerinden havalanan yüzlerce avcı, torpido ve bombardıman uçağı, Hawaii Adalarından Oafu Adasında bulunan Pearl Harbor deniz üssüne geniş çaplı bir hava saldırısı düzenledi. Japonlar bombaladıkları 8 Dretnoddan 6'sını batırdı ya da kullanılamaz hale getirdi. Amerika donanmasına ait 3 uçak gemisi (CV-5 USS Yorktown, CV-6 USS Enterprise, CV-8 USS Hornet)nin seferde oldukları için bu saldırıdan kaçabilmesinden dolayı, Japonların bu hava taarruzu her ne kadar başarılı görünse de esasen Japonya açısından büyük bir şanssızlık olarak kabul edilmektedir.

Pasifik Savaşları'nın ilerleyen aşamalarında, deniz savaşlarında hava gücünün belirleyici bir rol oynadığının kanıtlanması da göstermektedir ki, hava unsurlarını taşıyan Amerikan uçak gemilerinin zarar görmemiş olması, savaşın kaderi üzerinde yaşamsal bir rol oynamaktadır.

Yine de bu olay üzerine ABD Kongresi 8 Aralık 1941’de Japonya’ya savaş ilan etti. Kaçınılmaz olarak Japonya'nın müttefiki olan Almanya ve İtalya 11 Aralık günü ABD'ye savaş ilan etti. Bir gün sonra ise Japonya, İngiltere, Kanada ve Avustralya'ya savaş ilan etti.

Pearl Harbor baskınıyla aynı gün, Taiwan (Formoza) adasından kalkan Japon uçakları Filipin Adalarına yönelik bir hazırlık saldırısı başlattı. Bu adalara hemen ardından Japon birliklerince çıkartma yapılarak işgal edildi. General Douglos MacArthur komutasındaki ABD ve Filipin güçleri geri çekilmek zorunda kaldılar. Japonlar 1942 Mayısın'da Filipinler'i ele geçirdiğinde 36 bin asker ve 25 bin sivil esir alındı.

İzleyen aylarda Japon kuvvetlerinin ileri harekatı devam etti. Guam, Wake Adaları, Hong Kong, Malaya işgal etti. Malaya yarımadasındaki Singapur 1942 Şubat'ında Japonların eline geçti. Japon ilerlemesi, Brunei, Saravak, Borneo, Timor, Cava, Sumatra, Selebes, Yeni Britanya, Solomon Adaları, Yeni Gine’nin doğusu, Gilbert Adaları, Andaman Adası, ve Aleut Adaları'na kadar yayıldı.

Bu başarılar Japonya'ya, Güneydoğu Asya denizlerinde kesin bir üstünlük sağlamıştır.

Mercan Denizi

Ana madde: Mercan Denizi Savaşı

Midway

Ana madde: Midway Savaşı

Guadalkanal

Ana madde: Guadalcanal Savaşı

Burada kaldık

Batıdaki Deniz Savaşları

Akdeniz’de müttefikler, özellikle İngilizler açısından deniz hakimiyeti yaşamsal bir önem taşımaktadır. İngiliz İmparatorluğu'nun Uzak Doğu bağlantısı Akdeniz üzerinden sağlanmaktaydı. Ayrıca Kuzey Afrika'daki askeri varlığının takviyesi ve ikmali açısından da bu deniz yolunun önemi büyüktü. Ard arda uygulanan başarılı deniz operasyonları (Mers-el-Kebir Savaşı, Taranto Savaşı, Matapan Yarımadası Savaşı gibi) bu deniz yolunda İngiliz hakimiyetini sağlamış olmakla birlikte bir süre için Uzak Doğu bağlantısı Afrika kıtasının güney ucu dolaşılmak zorunda kalınarak sağlanmıştır.

Atlas Okyanusu'ndaki deniz savaşları ise, Bismarck olayı dışında, Alman denizaltılarıyla müttefik deniz ve hava güçleri arasında sürmüştür. Savaşın genel çizgisi, deniz ticaret hatlarına saldıran Alman denizaltılarıyla onları önlemeye çalışan müttefik su üstü gemileri ve uçakları arasında geçmiştir.

Görüntüler

Kuzey Afrika Çıkarması [değiştir]

8 Kasım 1942'de İngiliz ve ABD güçlerinden oluşan bir görev kuvveti Fas ve Cezayir kıyılarına bir çıkarma yaptı. 6 Ağustos 1942 günü başlayan İngiliz taarruzu karşısında (II. El Alameyn Savaşı), geri çekilmek zorunda kalan Rommel, bu çıkartma harekatı sonucu iki ateş arasında kalmış oluyordu.

General Montgomery komutasındaki İngiliz 8. Ordusunun ileri harekatı, Rommel'in döşemiş olduğu onbinlerce mayın dolayısıyla ağır aksak ilerleyebiliyor.

Böylece İngiliz 8. Ordusu, 13 Aralık 1942'de Tobruk’a ulaşabiliyor. 1943 yılının ocak ayı sonunda ise Libya tümüyle Rommel’in kontrolünden çıkmıştır. Artık Kuzey Afrika’da durum tümüyle ABD ve Ingilizlerin kontrolü altındadır.

İtalya Cephesi

Monte Cassino'daki enkazları

Müttefikler, Kuzey Afrika’daki Alman askeri varlığını ortadan kaldırdıktan sonra İtalya'ya yöneldiler. İtalya'ya bir çıkarma yapılmasından önce Sicilya adasındaki Alman askeri gücünün de kırılması gerekmiştir.

Sicilya çıkartması 10 Temmuz 1943 günü, "Husky Harekatı" kod adıyla başlatılmış ve adanın güney doğu sahillerine yapılmıştır.

3 Eylül 1943'de Müttefikler İtalya yarımadasına çıkartma yaptılar. İtalya topraklarına Müttefik çıkarması iki noktadan yapılmıştır. General Montgomery’nin 8. Ordusu, Sicilya’dan hareketle dar Messina boğazını geçerek İtalyan çizmesinin parmak ucuna çıkmıştır.

İkinci çıkartma operasyonu olan Salerno çıkartması ise, Salerno'nun güneyindeki iki plaja, bir İngiliz, bir Amerikan kolordusu tarafından yapılmıştır. Çıkartmanın üçüncü gününde Müttefik haraketı durdurulmuş, ancak ilerleyen günlerdeki takviyeler ve ağır bombardımanlar sonucu sağlam bir köprü başı oluşturulabilmiştir.

Aynı gün İtalya, Müttefiklerle bir mütareke imzaladı, fakat bu mütareke Salerno çıkarmasına kadar gizli tutuldu.

Çıkartma birlikleri esas hedefleri olan Napoli'ye harekatın üçüncü haftasında ulaşıyorlar.

22 Ocak 1944'te Müttefikler Roma’nın 40 km. güneyinde, Anzio’ya bir çıkartma daha yapıyorlar.

Çok çetin çatışmalarla geçen İtalya savaşları, 29 Nisan 1945'te İtalya topraklarındaki Alman birliklerinin müttefiklere teslim olmasıyla sona ermiştir.

Doğu Cephesi II

Kursk

T-34 (Kursk Savaşı)

Kızılordu askerleri, Dnepr Nehri geçişini hazırlarken

Alman esirler (Moskova, 17 Temmuz 1944)

Ana madde: Kursk Savaşı

Bagration Harekâtı

Normandiya çıkartmasından 16 gün sonra ve Almanya'nın Rusya'ya savaş ilan ettiği günün üçüncü yıldönümünde, Alman hatlarının merkez bölümünde, 22 Haziran 1944 günü, geniş kapsamlı bir Kızıl Ordu taarruzu başlatılmıştır. Stalin, harekatın kod adı olarak prens Bagration’un adını seçmiştir. Napolyon savaşları sırasında, çağın en üstün taktik kumandanlarından biri sayılan Bagration, 1812 de Napolyon ordularına karşı Borodino’da verilen savaşta ölmüştü.

Ruslar, 124 tümende 1,2 milyon asker, 5.200 tank, 30 bin top ve 6 bin uçağı bu cepheye sürmüşlerdir. Almanlar bu saldırıya, eksik kadrolu 63 tümende 350 bin dolayında adam, 900 tank ve 10 bin topla göğüs germek durumundadırlar. Taarruzun ilk günü bitmeden Alman hatları iki cephede yarılıyor ve 53. Kolorduyla birlikte Vitebsk kenti kuşatılıyor. Aynı gece Luftwaffe, Ukrayna’daki Poltava Amerikan üssüne bir hava akını düzenliyor. 44 B-17 ağır bombardıman uçağı pistde imha ediliyor. Üsteki yarım milyon galonluk akaryakıt da havaya uçuyor.

Alman 53. Ordu’sunun yarı mevcudunu oluşturan 5 tümen için 25 Haziranda Hitler, çekilme emrini veriyor ama 28 Hazirana gelindiğinde 53. Kolordu’dan geriye pek bir şey kalmamıştır. 53. Kolordu’nun 5 tümeninden sadece biri, ağır kayıplarla tuzaktan kurtulabilmiştir

Aynı gün mareşal Rokossovski emrindeki Rus kuvvetleri Minsk’in hemen güney doğusundaki Bobruisk kentini ve dolayısıyla Alman 9. Ordusu’nu kuşatırlar. Kuşatma altındaki bu ordudan sadece 15 kişi kurtulabilecektir, 70 bin tutsak alıyor Kızıl Ordu.

2 temmuz 1944 de Rokossovski’nin öncü birlikleri, Minsk’in 60 km. batısında, Varşova bağlantısını sağlayan kara ve demiryolunu kesiyorlar. Kızıl Ordu birlikleri bir haftada 225 km. yol kat ederek Alman tümenleri, kolorduları arasından geçip Merkez Ordular Grubu’nun geri bağlantısını kesmiştir.

Merkez Ordular Grubu’ndan arta kalan 4. Ordu 3 temmuzda Berezina nehrinde kalan tek köprüden batıya geçerek imha olmaktan kurtulur. Nehri geçmişlerdir ama Berezina Savaşı Alman 4. Ordu’su için çok ağır kayıplarla sağlanabilen bir geçiş olmuştur. Ne var ki Berezina nehrinin batısında tutunmak da mümkün olamaz. Zaten aynı gün Minsk’in Rusların eline geçmesiyle de 4. Ordu kuşatılmış duruma düşmüştür. Havadan ikmal girişimleri de başlar başlamaz başarısızlığa uğruyor. 11 temmuz 1944 günü, 4. Ordu’dan sağ kalanlar da teslim oldular.

12. Kolordu komutanı general Müller, direnmenin intihardan farksız olacağını anlayarak elindeki tüm kuvvetlerle 8 temmuz 1944 de teslim olmuştur. Berezina bataklıklarını geçip uçsuz bucaksız ormanlarda birkaç kola ayrılan 27. Kolordu, çemberden çıkmak için çabalamaktadır şimdi. 13 temmuzda Vilna kenti Rus'ların eline geçer ve kenti savunan Alman tümeni imha edilir.

Tam bir bozgundur Merkez Cephede yaşananlar. Üç haftadan kısa bir sürede Kızıl Ordu’nun başardığı bu dev kıskaç harekatıyla Merkez Ordular Grubu, neredeyse tümüyle savaş dışı kalmıştır. Almanlar 55 tümenlerini kaybetmişlerdir. 200 bin asker ve subay ile 22 general. Bazı kaynaklarda ise Alman kayıplarının 400 bini bulduğu belirtilmektedir.

Stratejik Bombardıman

Ana maddeler: Dresden Bombardımanı ve Tokyo Bombardımanı

II. Dünya Savaşı’nın özelliklerinden biri, gerek cephede olsun, gerekse cephe gerisinde, hava unsurlarının yoğun olarak kullanılmasıdır. Cephe gerisine yönelen hava taarruzları, lojistik hedeflere yönelmiştir, silah sanayi tesisleri, destek sanayi tesisleri, enerji santralleri, petrol depolama ve rafineri tesisler, iletişim ve ulaşım hatları bombardımanın hedefleri olmuşlardır.

Britanya Savaşı'nın son bulması ve Doğu Seferi'nin başlamasıyla Alman hava kuvvetlerinin önemli bir bölümü Rusya'da bulunmaktadır. Dolayısıyla Alman hava kuvvetlerinin Batı'daki faaliyetleri, önleme faaliyetleri olarak kalmıştır.

Böyle olunca Stratejik Bombardıman, esas olarak Müttefik bombardıman filolarının Alman tesislerine yönelik bombardımanlarıdır. Ne var ki, zaman zaman sivil hedefler de bu bombardımana hedef olmuştur. Köln, Essen, Bremen, Hamburg gibi Alman kentlerine yoğun hava saldırıları düzenlenmiştir.

"İkinci Cephe"

Normandiya Çıkartması

Ana madde: Normandiya Çıkartması

Amerikan askerleri Normandiya Çıkartmasında, 6 Haziran 1944

Müttefiklerin Güney Fransa çıkartması ("Dragoon" harekâtı, 15 Ağustos 1944)

Villersbocage çatışmasında terkedilen Cromwell tank

Zafer Geçidinde Müttefikler ve Özgür Fransa birlikleri (Paris)

Peiper kampfgruppe'ne bağlı birlikler (Malmedy, Belçika)

Ludendorff köprüsü

Normandiya kıyılarında beş bölgede çıkartma yapılmıştır. Bu bölgelere Utah, Omaha, Gold, Juno ve Sword kod adları verilmişti. 6 Haziran 1944 sabahı 5:55'de başlayan deniz ve hava bombardımanıyla çıkartma başlamış oldu.

Müttefik kayıplarının en yüksek olduğu çıkartma bölgesi Omaha kumsalıdır. Diğer çıkartma bölgelerinde de, sert bir direnişle karşılaşılmasına rağmen ilerleme sağlanmış, yeterli derinliği olan köprü başları oluşturulmuştu.

26 Haziran 1944'te yoğun çatışmalardan sonra Amerikalıların eline geçen Cherbourg, ibrenin artık müttefiklerden yana döndüğünün açık göstergesidir. Kuvvet üstünlüğü artık yerine oturmuş, işlemeye başlamaktadır. Amerikan savaş sanayi Avrupa topraklarına oluk oluk akmaktadır. Cherbourg gibi derin bir liman, büyük teknelerin bile yanaşıp yüklerini boşaltmaları için uygundur. Müttefikler için böyle bir liman, tüm kan dolaşımının ana atardamarıdır.

General Bradley’in Normandiya’daki ordular grubuna bağlı 3. Ordu’nun komutasına 1 Ağustos 1944’de General Patton atanır. Patton, müttefik ilerlemesi yönünden yeni bir soluk getirecektir.

Hitler'in giriştiği birkaç karşı taarruz ise ağır kayıplarla sonuçlanmış, başarısız girişimler olarak kalmıştır.

"Market Garden"

Ana madde: Market Garden Operasyonu

Lamberjack Harekâtı [değiştir]

Müttefikler'in planları Nisan ayından önce Ren nehrini geçmeyi öngörmemektedir. Fakat 7 Mart'ta Remagen yakınında Ludendorff köprüsü sağlam olarak ele geçirilince iş değişir. Tam hızla bu köprüden Ren’i geçerler. Bu savaşın gidişatını değiştirecek bir olanaktır, Müttefik tank ve topları, motorize birlikleri, Bonn'un dolayısıyla Ruhr sanayi bölgesinin hemen güneyinden bu su kanalını geçmeye başlamıştır.

Patton, 29 Mart 1945 de Frankurt'u alır, 12 Nisan'da Amerikan 9. Ordusu Magdeburg yakınlarında Elbe nehrini geçer. Artık Berlin'e 80 km. kalmıştır.

Avrupa'da Savaşın Sonu

T-34'dan inen "Tank desant"lar (1944, Budapeşte yakını)

Königsberg'ta sokak savaşı (1945)

1945 yılında Köln şehrinin % 90´ı harabeye dönüşmüştü. Şehirde ayakta kalabilen ender binalardan birisi de sol üstte bulunan Köln Katedrali´dir.

Winston Churchill, Franklin D. Roosevelt ve Joseph Stalin 1945'te Yalta Konferansında.

"Katyusha" roketatar (Berlin, Nisan 1945)

Teslim belgesini imzalayan Wilhelm Keitel (8 Mayıs 1945, Karlshorst, Berlin)

Almanyanın toprak kayıbı (Oder-Neisse hattı)

Berlin

Ana madde: Berlin Savaşı

1945 yılı başlarından itibaren Alman orduları gerek Batı'da Amerikan ve İngiliz orduları karşısında, gerek Doğu'da Kızıl Ordu karşısında gerilemeye devam etmektedir. Ocak ayında Amerikan birlikleri Arden bölgesini ele geçirirken Kızıl Ordu da Vistül nehrine dayanır.

Mart ayında Müttefik kuvvetler Ren nehrini geçerek Alman topraklarında ilerlerken Kızıl Ordu da ilerlemesini sürdürür. Nisan ayı ise Nazi yönetiminin sonu olmuştur. 23 Nisan 1945 de Ruslar Berlin'e girmiş, 30 Nisan 1945'de ise Hitler intihar etmiştir. Almanlar, yarım milyona yakın bir kuvvetle Berlin'i 2 Mayıs 1945'e kadar savunsalar da, yoğun Rus taarruzları karşısında 150 bin kayıpla kenti kaybederler.

7 Mayıs 1945 günü General Jodl, Almanya'nın teslim belgesini imzaladı.

Görüntüler
Almanya'nın teslim töreni
Moskova'da Kızıl Ordu'nun Zafer Şenliği

Japonya'nın teslim olması

Filipin Denizi Savaşında düşürülen Japon uçağı

Çin-Japon Savaşı ve Pasifik Cephesi

USS Franklin uçak gemisi 19 Mart 2008 sabah saat 07.08'de Japon 5. Hava Filosu 762. Deniz Hava birliğine bağlı bombardıman uçağı "Ginga" tarafından bombalandı. (2.600 kişilik mürettebattan 762'si öldü ve 265'i yaralandı.)

USS Bunker Hill uçak gemisi 30 saniye içinde iki Japon kamikaze tarafından Kyūshū yakınında 11 Mayıs 1945'de vuruldu. (2.600 kişilik mürettebattan 346'sı öldü, 43'ü kayboldu ve 264'ü yaralandı.)

Atom bombası Little Boy'un patlamasından meydana gelen mantar şeklindeki bulut (6 Ağustos 1945 saat 08.15, Hiroşima)

Atom bombası Fat Man'nın patlamasından meydana gelen mantar şeklindeki bulut (9 Ağustos 1945 saat 11.02 Nagasaki)

"Kamikaze"

Ana madde: Kamikaze

Kamikaze Japonların özel bir bombalama stilidir. Uçağı bomba ve yakıtla doldurup Kamikaze pilotlarıyla beraber uçağı yere düşürürler.

Leyte Körfezi

Ana madde: Leyte Körfezi Savaşı

Iwo Jima

Ana madde: Iwo Jima Savaşı

Okinawa Savaşı

Ana madde: Okinawa Savaşı

Atom Bombaları

Ana maddeler: Hiroşima'ya atom bombası saldırısı ve Nagasaki'ye atom bombası saldırısı

Japonya, kendi adasına kadar geri çekilmek zorunda kalmasına, yoğun stratejik bombardımana karşın direnmesini sürdürmektedir. ABD başkanı Truman, Pasifik'teki savaşı bir an önce bitirebilmek için atom bombası kullanmaya karar verildiğini açıklar. 6 Ağustos 1945'de Hiroşima, 9 Ağustos 1945'de ise Nagasaki kentleri atom bombasıyla vurulur.

14 Ağustos 1945'te Japonya, kayıtsız şartsız teslim olmayı kabul etmiştir. Japonya'nın teslim belgesi ise 2 Eylül 1945'de USS Missouri savaş gemisinde imzalanmıştır.


Görüntüler
Missouri savaş gemisinde Japonya'nın teslim töreni

Savaş ve Türkiye

Türkiye II. Dünya Savaşı’na askeri anlamda katılmamış olmasına karşın, bu topyekün savaşın etkilerini derinden yaşamıştır. Savunma amacıyla Çakmak hattı yapılmıştır. Öte yandan Türk yönetimi, bir yandan başını Almanya'nın çektiği Mihver devletler, diğer yandan da Müttefikler arasında bir denge politikası sürdürerek savaşın dışında kalmaya çabalamışlardır.Mihver ve Müttefik politikaları genel anlamda Türkiye'yi Akdenizdeki güç dengelerinde kendi safına çekmeye yönelikdir.

İnsan kaynakları yönünden ağır sonuçları yaşanan bir Kurtuluş Savaşı'nın hemen ardından yeni bir savaşa girmemek konusunda kesin olarak kararlı olan Türk yönetimi, sonuna kadar denge politikasını sürdürebilmiştir.Buna göre 1943'e kadar Almanya'nın istediği Krom ve Bor'u temin etmiştir.1943'ten sonra ise balkanlardaki Alman gerilemesine karşılık Almanya ile anlaşmayı fesh etmiş daha sonra ise Alman-Türk tarafsızlık Antlaşmasınıda yürürlükten kaldırmıştır.

Dönemin Türk yönetiminin savaş dışı kalmak konusundaki çabalarının ilk su yüzüne çıkmış girişimleri 1939 yılı başlarına denk gelir. Esasen Türk yönetimi, Avrupa'da topyekün bir savaşın kaçınılmaz olduğu konusunda sağlam bir öngörüye sahiptir. Amerikalı General McArthur’la 1931 senesinde yaptığı bir konuşmada Mustafa Kemal Atatürk şöyle diyor.

"Versay anlaşması I. Dünya Savaşı’nı hazırlayan nedenlerin hiç birini ortadan kaldırmamış, aksine dünün başlıca rakipleri arasındaki uçurumu daha fazla derinleştirmiştir. Galip devletler yenilenlere barış koşullarını zorla kabul ettirirken bu ülkelerin etnik, jeopolitik ve ekonomik özelliklerini dikkate almamışlar, yalnız düşmanlık duygularının üzerinde durmuşlardır. Böylelikle de bugün içinde yaşadığımız barış, ateşkesten öteye gidememiştir. Bence dün olduğu gibi yarın da Avrupa’nın kaderi Almanya’nın tutumuna bağlı kalacaktır."[kaynak belirtilmeli]

Günümüzde pek çok tarihçi ve ekonomist, II. Dünya savaşına katılıp kaybeden ülkelerin bile ekonomik ve sosyal yönden gelişmiş olduğunu belirterek Türkiye'nin Doğu Avrupa'yı tehdit eden Rus-Alman savaşının Rusya tarafından kazanılmasının ardından Müttefik Devletler bloğunda savaşa girmesi gerektiğini, böylece yeni kurulan dünya düzeninde daha fazla söz sahibi olabileceğini söylemektedirler.

Türk-İngiltere-Fransız Üçlü İttifakı

Kaçınılmaz görünen Avrupa savaşı dışında kalabilmeyi sağlamak üzere, İngiltere ve Fransa’yla 19 Ekim 1939’da Ankara’da bir ittifak anlaşması imzalandı. Bu ittifaka göre Türkiye'ye bir taarruzda bulunulursa, İngiltere ve Fransa askeri yardımda bulunacak, öte yandan savaş Akdeniz’e sıçrayacak olursa Türkiye de Akdeniz'deki bu savaşa askeri anlamda müdahalede bulunacaktır.

Almanya'nın Balkanlara inmesi

Almanya'nın Balkanları istilasının hemen ardından İngiltere'nin Türkiye'nin savaşa katılması konusundaki baskıları artmıştır. Churchill'in, Yunanistan'a yurtdışı bir sefer kuvveti göndererek, daha sonra Almanya'nın yumuşak karnına yönelecek bir kama oluşturma projesinin geri tepmesinin de bunda etkisi büyüktür. İngiltere'nin bu girişimi, Hitler'in tüm Balkanları istila etmesiyle sonuçlanmıştı.

Alman ordularının Balkanları istilasının hemen ardından Alman hükümeti Türkiye'ye bir saldırmazlık anlaşması önermiştir. Hitler, devrin Türkiye cumhurbaşkanı İsmet İnönü'ye gönderdiği kişisel mektubunda, Alman ordularının Türk sınırlarına 85 km.den daha fazla yaklaşmayacağı garantisini kişisel olarak verdiğini belirtmektedir.

Refah vapuru faciası

23 Haziran 1941

Türk-Alman Saldırmazlık Paktı

Türk yönetiminin bu öneriyi kabul etmesi, Müttefiklerle ilişkilerini bir dar boğaza sürüklemiştir.

18 Haziran 1941'de imzalanan saldırmazlık anlaşması Türkiye’nin Almanya ile olan ilişkileri yönünden bir kilometre taşı oldu. Ne var ki 10 Ağustos 1941'de Rusya ve İngiltere, ortak notayı Türk hükümetine ilettiler.

Bu notada, Türkiye'nin toprak bütünlüğüne saygılı olunacağı ancak, Montrö Antlaşması gereği Türkiye'nin boğazları savaş gemilerine kapalı tutma taahhüdüne sadık kalmasının gereği belirtilmiştir.

İzleyen yıllar, Müttefiklerin Türkiye'nin kendi cephelerinde savaşa girmesi konusunda baskılarının giderek arttığı yıllar olmuştur.

Ekmek karnesi

14 Ocak 1942

Papen'e suikast

24 Şubat 1942

Struma gemisi olayı

Ana madde: Struma

Taslak olan bu alt başlığı geliştirerek Vikipedi'ye katkıda bulunabilirsiniz.

Varlık Vergisi

Varlık Vergisi, 11 Kasım 1942 tarih ve 4305 sayılı kanunla konulan olağanüstü servet vergisinin adıdır. Türkiye vatandaşı olan gayrımüslim azınlıkların servetinin önemli bir bölümüne bu vergi ile devletçe el konulmuş, vergiyi ödeyemeyen veya ödemeyen kişiler Aşkale'de kurulan çalışma kampına gönderilmiştir. Vergiden sorumlu Fait Ökte tarafından toplanan bu vergi 1944 yılında kaldırıldı ancak uluslararası ilişkilerde prestij kaybına neden olmuştur.

Adana görüşmesi

30-31 Aralık 1943

2. dünya Savaşı Sırasında Türkiye Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile İngiliz Başbakanı Churchill arasında 30 Aralık 1943'te Adana yakınlarındaki yenice istasyonunda yapılan görüşme sonucunda Türkiye Müttefiklere yaklaşmakla beraber savaşa girmeyi kabul etmemiştir.Çünkü İnönü'nün Türkiye'yi taraf yapacağını belirttiği mühimmatın sadece %4'ü Türkiye'nin eline geçmiştir ve Almanya hala daha balkanlarda egemendir

Kahire görüşmesi

4-7 Aralık 1943 2. Dünya Savaşı sonra Uzak Doğu'daki gelişmeleri değerlendirmek maksadıyla; Roosvelt, Churcill ve Chiang Kai-Shek arasında; 22-26 Kasım 1943 tarihleri arasında Kahire'de bir toplantı yapıldı. Konferansta kesin bir sonuca varılamadı. Roosvelt ve Churcill Tahran Konferansına bu atmosfer içinde gittiler.Ayrıca bu konferansta Türkiyenin savaşa girme durumuda görüşülmüş ama bir sonuca varılamamıştır konferansa Türkiye'den İsmet İnönü katılmıştır.

Irkçılık-Turancılık Davası

Ana madde: Irkçılık-Turancılık Davası

Taslak olan bu alt başlığı geliştirerek Vikipedi'ye katkıda bulunabilirsiniz.

2 Ağustos 1944 tarihine kadar Türk yönetimi bu baskılara direnmiş, savaşın kaderinin belli olduğu tesbitiyle Müttefiklerle anlaşmaya yönelmiştir. Almanya ile ve hemen ardından Japonya ile tüm diplomatik ve ekonomik ilişkilerini kesme kararı alan Türk yönetimi, Müttefik liderleri Şubat 1945’te toplanan Yalta Konferansı’nda, yeni kurulacak Birleşmiş Milletler’e yalnızca 1 Mart 1945 tarihine kadar Almanya’ya savaş açmış ülkelerin katılmasını içeren bir karar almaları üzerine, 23 Şubat 1945'te Almanya’ya savaş ilan etmiştir.

Kayıplar

Ülke  

Nüfus (1939)  

Ölü (Asker)  

Ölü (Sivil)  

Ölü (Holokost)  

Toplam  

1939 nüfusuna
göre kayıp oranı  

Arnavutluk[1]

1,073,000

28,000

 

200

28,200

2.63%

Avustralya[2]

6,998,000

39,400

700

 

40,100

0.57%

Avusturya[3]

6,653,000

 

40,500

65,000

105,500

1.59%

Belçika[4]

8,387,000

12,100

49,600

24,400

86,100

1.02%

Brezilya[5]

40,289,000

1,000

1,000

 

2,000

0.00%

Bulgaristan[6]

6,458,000

22,000

3,000

 

25,000

0.38%

Burma[7]

16,119,000

22,000

250,000

 

272,000

1.16%

Kanada[8]

11,267,000

45,300

 

 

45,300

0.40%

Çin[9]

517,569,531

3,800,000

16,200,000

 

20,000,000

3.86%

Kuba[10]

4,235,000

 

100

 

100

0.00%

Çekoslovakya[11]

15,300,000

25,000

43,000

277,000

345,000

2.25%

Danimarka[12]

3,795,000

2,100

1,000

100

3,200

0.08%

Estonya[13]

1,134,000

 

40,000

1,000

41,000

3.62%

Etiyopya[14]

17,700,000

5,000

95,000

 

100,000

0.6%

Finlandiya[15]

3,700,000

95,000

2,000

 

97,000

2.62%

Fransa[16]

41,700,000

217,600

267,000

83,000

567,600

1.35%

Hindiçin[17]

24,600,000

 

1,000,000

 

1,000,000

4.07%

Almanya[18][19][20][21]

69,623,000

5,533,000

1,600,000

160,000

7,293,000

10.47%

Yunanistan[22]

7,222,000

20,000

220,000

71,300

311,300

4.31%

Macaristan[23]

9,129,000

300,000

80,000

200,000

580,000

6.35%

İzlanda[24]

119,000

 

200

 

200

0.17%

Hindistan[25]

378,000,000

87,000

1,500,000

 

1,587,000

0.42%

Endonezya[26]

69,435,000

 

4,000,000

 

4,000,000

5.76%

İran[27]

14,340,000

200

 

 

200

0.00%

Irak[28]

3,698,000

1,000

 

 

1,000

0.03%

Irlanda[29]

2,960,000

 

200

 

200

0.00%

İtalya[30]

44,394,000

301,400

145,100

8,000

454,500

1.02%

Japonya[31]

71,380,000

2,100,000

580,000

 

2,680,000

3.75%

Kore[32]

23,400,000

 

378,000

 

378,000

1.6%

Letonya[33]

1,995,000

 

147,000

80,000

227,000

11.38%

Litvanya[34]

2,575,000

 

212,000

141,000

353,000

13.71%

Lüksemburg[35]

295,000

 

1,300

700

2,000

0.68%

Malezya[36]

4,391,000

 

100,000

 

100,000

2.28%

Malta[37]

269,000

 

1,500

 

1,500

0.56%

Meksika[38]

19,320,000

 

100

 

100

0.00%

Moğolistan[39]

819,000

300

 

 

300

0.04%

Hollanda[40]

8,729,000

15,800

124,500

106,000

246,300

2.82%

Newfoundland ve Labrador[41]

300,000

1,000

100

 

1,100

0.37%

Yeni Zelanda[42]

1,629,000

11,900

 

 

11,900

0.67%

Norveç[43]

2,945,000

3,000

5,800

700

9,500

0.32%

Filipinler[44]

16,000,000

57,000

90,000

 

147,000

0.92%

Pasifik[45]

1,900,000

 

57,000

 

57,000

3.00%

Polonya[46]

34,849,000

160,000

2,440,000

3,000,000

5,600,000

16.07%

Doğu Timor[47]

500,000

 

55,000

 

55,000

11.00%

Romanya[48]

19,934,000

300,000

64,000

469,000

833,000

4.22%

Singapur[49]

728,000

 

50,000

 

50,000

6.87%

Güney Afrika[50]

10,160,000

11,900

 

 

11,900

0.12%

Sovyetler Birliği[51]

168,500,000

10,700,000

11,400,000

1,000,000

23,100,000

13.71%

İspanya[52]

25,637,000

4,500

 

 

4,500

0.02%

İsveç[53]

6,341,000

200

2,000

 

2,200

0.03%

İsviçre[54]

4,210,000

 

100

 

100

0.00%

Tayland[55]

15,023,000

5,600

300

 

5,900

0.04%

Britanya[56]

47,760,000

382,600

67,800

 

450,400

0.94%

ABD[57]

131,028,000

416,800

1,700

 

418,500

0.32%

Yugoslavya[58]

15,400,000

446,000

514,000

67,000

1,027,000

6.67%

Toplam

1,961,913,000

25,173,700

41,830,600

5,754,400

72,758,700

3.71%

Mihver Devletleri:
Nazi Almanyası
İtalya
Japonya
Mançukuo
Moğol Birleşik Özerk Hükûmeti
Macaristan
Romanya
Bulgaristan
Vichy Fransası
Tayland
Finlandiya
Hırvatistan
Pindus Prensliği ve Makedonya Voyvodalığı
Habeşistan
Arnavutluk
Burmanya
Hindistan (Subhas Chandra Bose Hükûmeti)
Filipinler
Çin Cumhuriyeti (Nanking Hükûmeti)

Polonya'nın işgalinden Sonra (1939) [değiştir]

Norveç Çıkarmasından Sonra [değiştir]

Pearl Harbor Saldırısından Sonra [değiştir]

Birleşmiş Milletler'in deklarasyonundan sonra [değiştir]

Normandiya Çıkarması'ndan Sonra [değiştir]

Hiroşima Bombardımanından sonra [değiştir]

 

 

 
  Bugün 9 ziyaretçi (11 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol